
Herkese merhaba!
Dizi – Film incelemelerimizin ilk bölümüne hoş geldiniz.
Burada sizlerle geek tarafımızı uyandıran, yer yer bizi korkutan işte efendime söyliyim fantastik kurgularla dolu, severek izlediğimiz yahut “lan çok sıkıldım napsam” derken izlemeye koyulduğunuz dizileri zaman zaman altyapısını inceleyerek zaman zaman da “aga ben çizgi roman okumuyorum ki”ciler için yüzeysel olarak inceleyeceğiz. İnş.
____________________________________________________________________________________
Ekşi sözlük, twitter gibi sosyal medyaları takip ediyorsanız eğer, mutlaka gözünüze çarpmıştır. Bu yazın beklenmedik giriş yapan dizisi: Stranger Things.
Çoğu insan gibi ben de lan çok sıkıldım dizi izleyeyim modasıyla başladım esasen diziye. Fakat daha ilk bölümden geek tarafıma yaptığı ince dokunuşlar beni uykusuz bir gece, üst üste izlenen 8 bölüm ve şiş gözlerle ortada bıraktı. Peki pişman mıyım? Kesinlikle hayır !
Dizi 1981 yılında, o hepimizin aşina olduğu ürkütücü ve gözlerden uzak bir hastane / araştırma tesisi karışımı bir alanda başlıyor. İlk sahnede ‘gizemli bir şeyin’ binada işlediği cinayet klasik Amerikan Sineması zaten. Dizinin yarısı işte bu gizemli şeyin etrafında, bu nedir? Bunu kimler yarattı? ekseninde geçiyor. Diğer yarısı da gözümüzün nuru, kız gibi kız ‘Eleven’ ekseninde geçiyor, ona birazdan değinicez. Tabii dizinin diğer 3 küçük başrolünü de unutmadım, Eleven’in yol arkadaşları: Mike, Dustin (çok tatlı lan), Lucas(Seni sevmedim Lucas ).
-Öhm Wiona Ryder ablamız da oyunculuğuyla ve yaşlı ama hala güzel haliyle bizlere tat veren bir diğer detay.
Aslında dizinin olay örgüsü bizim 3 küçük kafadarın 4.sü olan Will Byers’ın kaybolmasıyla başlıyor. Ardından “lan kızın kafayı kazıtmışlar” diye tepki verdiğim Eleven'in hırsızlık yapamamasıyla az çok karakterleri tanımaya başlıyoruz. Ayrıca dizide 80'lerin havası mükemmel yansıtılmış. Dekorlar, kıyafetler ve tabi müzikler! Joy Division’dan tutun The Clash’a hatta Jeferson Airplane’e dizi içi müzikler 10 üzerinden 11 olmuş, Aynı şekilde enstürmantal müzikler de gerilmeniz gereken yerde sizi çok güzel geriyor karşı koyamıyorsunuz. Yazının sonuna link bırakıyorum bol bol dinleyin. Karakterler de tam 80'lerden beklediğimiz gibi. Güzel ama çalışkan liseli kız ve Mike’ın ablası ‘Nancy’, Her güzel kızın çirkin kankası ekolünden ‘Barb’ -ki yazık oldu kıza lan sevişgen Nancy yüzünden.Neyse izleyin söylemiyorum.Ve de olmazsa olmaz güzel kıza yamanan; okulun popüler ama piç delikanlısı ‘Steve’ ile ortamlarda üstüne oynanan hepimizin tarafını seçeceği hafiften loser ama bıçkın gencimiz ‘Jonathan’.
Şuraya bir es vermek istiyorum dizi de dikkatimi çeken başka nokta var dönemin popüler çocukları geyikli kazaklar giyip pop dinlerken, kıyıda köşede takılan ‘Jonathan’lar Blues,Rock kültürüyle iç içe, fotoğrafçılık yapan tipler. Zevksizsiniz 80'ler kızları. Evet.Şimdi buralar spoiler dolardı da çok fazla küfretmeyin diye daha çok karakter incelemelerine şöyle bi geçiyorum, geçtim.
Ben her şeyden evvel şunu belirtmek istiyorum. Bu Eleven rolündeki kardeşimizin oyunculuğuna hayran kaldım. İzleyin, hak vereceksiniz. Yahu o nasıl duygu geçişleridir ? Ne yansıtmak istiyorsa başarmış. Kızdığı andaki ve ya üzüldüğü anlardaki oyunculuğuyla siz istemeseniz de onun gibi hissetmenizi sağlıyor. Vallahi bravo ! Yürür bu kız. Kutup Ayısı* demişti dersiniz.Ve 3 kafadar. Mike için söyleyecek pek bi' şeyim yok, koy 80'lere oynasın diye doğmuş zaten, beni en çok etkileyen yanı Dungeons & Dragons’da ki becerisiydi. Kendisiyle bir el oynamak isterdim açıkçası. Dustin’imiz var birde. Mantık ve tatlılık abidesi misin olum sen? Beni niye ekran başında Pelinsu'ya çeviriyosun? Şu çocuk olmasa Lucas denen dingo yüzünden ekrana tekme atabilirdim. Tam bir mızıkçı. Neyse ki sona doğru akıllanıyo. Ayrıca bu üçlü ile ilgili bir parantez açmak istiyorum. Star Wars bilgileri, çizgi roman kültürleri ve bilime olan ilgileri mükemmel. Bu özelliklerinden tutup tonlarca gönderme yapmış senarist de. İzlerken “anaa :D” deyip sırıtabiliyosunuz. O açıdan çok tatlı olmuş.
Ve gelelim benim fen hocasına. O nerden çıktı? Şurdan çıktı efenim; öncelikle böyle fen hocam olsa şu an kesin çok farklı yerlerde olurdum. Bilim öğretmeye olan açlığı çok güzel – hocamızın boyut kavramını anlattığı cambaz, pire örneği de çok iyiydi - .Tamam da bize ne?
Bize ne değil aslında. Bütün dizide ki olayların bilimle, sicim teorisiyle, çoklu evrenlerle falan bağlantısı var. Zaten dizi Bilim-Kurgu / Gerilim dizisi. Tabi bu teorileri falan bilmenize de gerek yok, çok güzel yedirmişler hikayeye “lan bu neydi?” demiyorsunuz neredeyse hiç. Eğer vaktiniz varsa, ve hala izlemediyseniz, hemen bu sekmeyi kapatıp ilk bölümü açın. Çok seveceksiniz.
Stranger Things Soundtrack'ı buradan dinleyebilirsiniz.
