Toplumsal Çarkın Kırık Dişlisi: Ailede Eğitim

watch_later 20 Eylül 2016
comment Yorum Ekle
”Gelişen, bir dünyada yaşıyoruz.” derler hep. Gerçekten öyle. Ne zaman dünyadan haberlere baksak; yeni gelişmeler, yeni buluşlar, yeni gezegenler… yani dışarıda bi yerlerde yeni mutluluklar.

Ama ülkecek ya dünyadan değiliz, ya da bizim ‘insan’ dediğimiz bireylerimiz yeni mutluluklar konusunda biraz geri kalmış. Biraz dedim ama doğayı seven herkes çok iyi bilir, en acımasız türün bile zayıf noktası, sevecen olduğu noktadır mutluluk. Bana inanmıyorsanız dışarıda bir canlıyı mutlu etmeyi deneyin, sonra karşılığında verilen sevgiyi görün. Sonra bir de kafanızı kaldırıp bizim sözde ‘insan’larımızın tüm mutsuzluk saçan hayatına ve davranışlarına bakın. Yazıya da tam buradan devam edersiniz.

Peki biz nerede hata yapıyoruz falan diye sormuycam. Öncelikli bir yerde bariz hata yapıyoruz: Eğitimde. Niyetim okullarımızda ki sistemleri eleştirmek falan değil, niyetim doğrudan bizi eleştirmek.

Hepimizin bir kardeşi, yeğeni yahut oğlu veya kızı yani bir şekilde kendinden küçük bir yakını var. Var da onlara birey olmayı ne kadar öğretiyoruz? Birey olmak sadece büyümek ve birkaç sorumluluk almak mıdır? 14 yaşında ki küçük kardeş birey olamaz mı? Anne ve babalar onların birey haklarına saygı duyuyolar mı?

Bakın çıkın sokağa sorun kız kardeşi olan o çok mükemmel ağabeylere, sevgilisi olabilir mi kız kardeşlerinin mesela? İki dakika efeliklerini reklam arası gibi izleyin sonra. Peki o kız kardeşlerin o ‘efe abi’nin kız arkadaşı kadar birey olmaya, sevmeye, yaşının getirisi kadar yaşamaya hakkı yok mu? Ailede eğitim bu kadar basit ve mutsuzluk içermek zorunda mı?

Ben anlatayım size gördüklerimi, bildiklerim kadar. Mesela sözüm ona ailelerin en ahlaklı çocuk yetiştirme yarışında “öyle bir şey yaparsa bacaklarını kırarım” cıların çocukları istediğini yapar. İstediğini yapar senin de ruhun duymaz. Ve bunun sorumlusu çocuğundan çok sensin ebeveyn. Sorumlusu sensin çünkü “neden?” demesine izin vermedin. Sen bağırmayı, onun kıyafetine karar vermeyi, sana göre ahlaklı bireylerle görüşmesini uygun buldun. Sonunda ne oldu biliyor musun, şu an kızın/oğlun uzaktaysa bir de, bütün engellediğin şeyleri bir kez bile olsa yaptı ve senin haberin olmadı. Kerizsin demeye de dilim varmıyor ama, bence ebeveyn falan değilsin.

Kızlardan örnek verdik, biraz ordan gidelim. “Neden?” demesine izin vermeyi deneyelim bir de. Siz yine ona o pantalonu giymemesini gerektiğini söyleyin, ben buna karışmıyorum. Ama alın karşınıza, bu kıyafetin içinde bulunduğumuz toplumda onu zor duruma soktuğunu, maalesef erkekleri eğitemediğimiz için durumun buraya geldiğini ve daha sonraya saklayıp giyebileceğini belirtin. Bir de özür dileyin, çünkü erkekleri hakikaten eğitememiş bir toplumun tuğlalarından birisiniz.

Sizinle konuşan, sizi dinleyen - dinleme erdemini öğrettiğiniz - , sevildiğini bir de bu şekilde gören o çocuklar sizin yapmasını istemediğiniz şeyi zaten sırf size saygısından yapmayacaklardır. Ve saygı ancak böyle kazanılır. Unutmayın, kimsenin doğuştan size saygı duyma zorunluluğu yoktur. Ebeveyn bile olsanız, çocuk ancak minnettar olabilir, saygı ise artırmanız gereken bir şeydir.

Çözüm önerim var mı? Elbette. Ama sorunlar maalesef bunlardan ibaret değil. Çocuklarınızın merakını törpülememek, sorgulamasını sağlamak onların öz benliğine ve öz saygısına çok şey katar. Çünkü sorgulayan, düşünen insan hem haklarını savunabilen hem de empati yapabilen insandır. Empati yapan insan da mutlu olmayı ve sevmeyi daha iyi bilir sevgili ebeveyn.

İlla benim, onun ya da bir başkasının fikirlerine göre büyümek zorunda mı peki? Hayır. Kendi fikirlerini okuyarak oluşturabilir. Okutun. Ama kendi aileme bile sorduğumda cevabını alamıyorum; “Ona en son ne zaman kitap aldınız?” Bu sorunun cevabını gururla verenler vardır elbet, gurur verici çünkü.

Amma klişe yaptım değil mi? Haklısınız, ama daha iyi bir toplum mümkün ve bence bunu sağlamanın yolu da bu birkaç küçük detaydan ibaret. Hiçbir şey yapamasak da, deneyebiliriz.

Çocuklarınıza, kardeşinize saygıyı, kendini sevmeyi ve kendinin en iyi versiyonu olması için çalışmayı öğretmek gibi bir olanak var. Onlara kitap alın, onları merak etmeye ve sorgulamaya yönlendirin. Bırakın “neden?” diye sorsunlar. Her cevabınızda size daha çok saygı duyacaklar. Bırakın otoriteniz fiziksel gücünüzden değil de bilginizden olsun.

İşte o zaman kadınların kıyafetleri yüzünden tekmelendiği bir sabaha uyanmayacağız. O zaman biz de daha çok mutlulukları görebileceğiz. Evet dünya dönüyor, ama hala onu yakalama şansımız var.


Mutlu kalın.



sentiment_satisfied İfadeler